Bale dansı Türkiye'de pek fazla ön planda olmasa da dünya çapında oldukça fazla tercih edilen
bir dans türü olarak karşımıza çıkıyor. Maltepe’de bulunan Mady
dans okulunda bale eğitmenliği yapan Zerrin Türsan ile başlangıçtan
profesyonelliğe baleyi konuştuk.
Her kız çocuğunun hayali
Her kız çocuğunun hayali
Sokaktan geçen kız çocuklarına büyüdüğüne ne olmak istediklerini
sorsanız, büyük çoğunluğundan alacağınız cevap "balerin olmak
istiyorum" olur. Filmlerde, kitaplarda, prensesler gibi gördükleri
balerinler sayesinde, bale çocuklara kendini bir şekilde sevdirmiştir aslında.Toplum
yapımız erkeklerin bale yapmasını öngörmese de bu yapamayacakları anlamına gelmez.
Kuğu gibi süzülen balerinler olabiliyorsa, güçlü ve elbette ki aktif baletlere de ihtiyaç vardır. Bale bir bütündür. Baletler var olmazsa balerinler de var olamaz. Toplumumuzun bu ön yargısını kırmak için ailelere burda çok iş düşüyor.. Operaya gidilmeli bir sürü eserler izlenip,izlettirilmelidir.
Balenin zoru kolay gibi gösterme sanatı olduğunu söyleyen ZerrinTürsan, balenin kendisi için naifliği, zarafeti, hoşluğu, güzelliği ifade ettiğini belirtti. Türsan, konuşmamıza kısaca bale hakkında bilgi vererek başladı. “Balenin
tarihi, eski uygarlıkların dinsel inançlarına ve ayinlerine dayanmaktadır. Doğa
olaylarıyla ortaya çıkan balede insanlar kızgınlık, hiddet, sevgi, şükran gibi
duygularını dile getirirlerdi.” Dansın doğmasıyla birlikte, bale dansla
şekil almıştır. Müzik eşliğinde bize hareketlerle bir hikaye veya duygu anlatılır.
"Ballet comique de la Reine "isimli eser dans
tarihçileri tarafından balenin doğumu olarak kabul edilir. Rönesans Devrinde
İtalya ve Fransa bale sanatının başlaması açısından dünyada öncü sayılıyorlar
diyebiliriz. Dansın temel
unsurlarını kullanan bale, hareketlerin giderek hızlanmasıyla, koreografilerde
doğaüstü öyküleri, düşleri, büyük aşkların yer almasıyla baleyi sahneye
yansıtma imkanı bulmuştur. Türkiye'de bale, Ankara Devlet Konservatuarının bir bölümü olarak kurulmak istenmiş olup, konservatuvarın bale bölümünün kuruluşu 1948'de İngiltere'den
getirilen Dama Ninette de Valois'in İstanbul Yeşilköy'de ilk bale okulunu
kurmasıyla başlamış, konservatuvara bağlanmasıyla devam etmiştir.
( Bu tarihçe alıntıdır.*)
( Bu tarihçe alıntıdır.*)
![]() |
Klasik bale dersinden önce yapılması gereken streching (esneme ve kondisyon) hareketleriyle öğrenciler derse hazırlanıyor. Güç gerektiren bu hareket hem üst karnı hem de bacak kaslarını çalıştırıyor. |
Mady dans okulunda bale hazırlık sınıfları, ilk devre, orta devre,
lise devresi, ileri devre olmak üzere 10 senelik eğitim veriliyor. Milli Eğitim
Bakanlığı bale eğitim programı sınavlarını başarıyla tamamlayan öğrenciler
resmi olarak diplomalarını alıyorlar. Bu diplomalar sonucu 11 yıllık mezun olmuş olup, ilerde ders verebilir mevkiye gelebiliyorlar.
Ece Alim klasik bale öncesi hazırlıklarını yapıyor. pointlerini (balede parmak ucunda dans etmek için profesyonel bale patiği) giydikten sonra (ponit-flex) bilek ısıtması yaparak derse hazırlanıyor. |
Bale denince akıldan çoğu zaman şu soru geçer: baleye
başlamak için doğru yaş kaçtır" Zerrin Türsan ise bu soruya şu şekilde
cevap veriyor. “Çocuklar için baleye başlama yaşı 4 olmalıdır. Çünkü çocukların
kas gelişimi ancak bu yaştan sonra bale hareketlerini yapabilecekleri seviyeye
gelir. Eğer 3 yaşından itibaren çocuklar eğitmeni uygun görürse baleye başlayabilir. Bebek balesi denen daha çok oyun ağırlıklı bedeni baleye hazırlamak için yapılan egzersizleri yaparak, vücut dengesi ve hayal güçlerini çalıştırarak sonraki senelerde alacakları temel bale eğitimine hazırlık yapmış olurlar."
Küçük yaşlardaki çocuklar genellikle her gördükleri şeyi
istemeye, yapmaya meyilli olurlar. Bu nedenle Türsan, baleyi sevdirmenin her
şeyin başında geldiğini vurguladı. Hem bale ile hem de modern dans ile ilgilenen Begüm
Dokel ise çocuklarla iletişim kurmanın hem
çok zevkli hem de çok zor olduğunu söyledi. “Eğer baleyi
sevdirirseniz stüdyoya koşa koşa gelirler, ancak çocukların dikkatini
çekemezseniz bu konuda ileri gidemezler" diye belirterek çocuklarla iletişimin gerekliliğini belirtti. Çocukların
dilinden konuşmanın gerekli olduğunu söylerken, pedagoji eğitimini anlattı:
"Çok iyi bale yapıyor olabilirsiniz, sahnelerde parlayabilirsiniz ancak
çocuklara nasıl davranmanız gerektiğini bilmiyorsanız çocukları baleden soğutma
ihtimaliniz var. Bu nedenle eğitmenler pedagoji eğitimi almalı."
Balenin bir heves olarak görülmemesi için uygulanan bazı yöntemler bulunuyor. Bale severler sık sık bale resitallerine katılıp, sanat ortamına katılırlarsa kendilerine bir pay çıkarabiliyorlar. Bunun yanı sıra ara ara kendilerinden üst seviyede olan öğrencilerin derslerine katılarak, " ilerde ben nasıl olurum" sorusunun cevabını bulabiliyorlar.
Gerçek anlamda baleye gönül vermek isteyenlerin özverili ve fedakar olması gerekiyor. Bunu sevip, istemek hayatını baleye adamanız anlamına geliyor. Bunu örnekle açıklamak gerekirse; arkadaşlarınızla buluşmak yerine saatlerinizi prova yapmaya ayırabilir misiniz? Gün bitiminde evde bilgisayarla uğraşmaktansa egzersiz yapmaya zaman ayırabilir misiniz? Bunlara cevabınız evet ise zorluklarla başa çıkabilirsiniz. Balenin zorlu bir yol olduğu, sabır gerektirdiği kaçınılamaz bir gerçek. Bu noktada en çok aile desteği yardımcı olduğu söylenebilir. "Bale eğitmeni Zerrin Türsan aile desteğinin gerekliliğinden “ Çocuk ailenin en önemli bireyidir. Bir çocuk kendi isteğiyle baleye başlamak istiyorsa ailede çocuğunu desteklemeli ve seçtiği dalı ona anlatmalıdır. Çocuk bale yapmak istemiyor ve aile çocuğu zorluyorsa bu yanlıştır. Belki çocuk sevdiği başka bir sanat dalıyla uğraşmak isteyecektir. En önemli şey sevmek ve sevdirmek” diye bahsetti. Türsan, “ bale öğrencisi uykusundan gıdasına kadar her şeyine dikkat etmelidir. Öğrenci küçük yaşlardan beri öğrendiği bu disiplini hayatının her alanına taşıyarak düzenli ve programlı yaşamaya başlar. Bu okul derslerine de yansır ve başarısı fark edilir. Bir dansçı adayı konservatuara hazırlanırken bale hareketleri dışında, her dansçının bilmesi gereken dersleri de öğreniyor” diye konuştu. Bu nedenle bale heves olarak düşünülemez. Balerin ve balet olmak isteyen her birey estetik görünüşüyle ve sanat bilgisiyle yeterli olmak zorundadır.
Gerçek anlamda baleye gönül vermek isteyenlerin özverili ve fedakar olması gerekiyor. Bunu sevip, istemek hayatını baleye adamanız anlamına geliyor. Bunu örnekle açıklamak gerekirse; arkadaşlarınızla buluşmak yerine saatlerinizi prova yapmaya ayırabilir misiniz? Gün bitiminde evde bilgisayarla uğraşmaktansa egzersiz yapmaya zaman ayırabilir misiniz? Bunlara cevabınız evet ise zorluklarla başa çıkabilirsiniz. Balenin zorlu bir yol olduğu, sabır gerektirdiği kaçınılamaz bir gerçek. Bu noktada en çok aile desteği yardımcı olduğu söylenebilir. "Bale eğitmeni Zerrin Türsan aile desteğinin gerekliliğinden “ Çocuk ailenin en önemli bireyidir. Bir çocuk kendi isteğiyle baleye başlamak istiyorsa ailede çocuğunu desteklemeli ve seçtiği dalı ona anlatmalıdır. Çocuk bale yapmak istemiyor ve aile çocuğu zorluyorsa bu yanlıştır. Belki çocuk sevdiği başka bir sanat dalıyla uğraşmak isteyecektir. En önemli şey sevmek ve sevdirmek” diye bahsetti. Türsan, “ bale öğrencisi uykusundan gıdasına kadar her şeyine dikkat etmelidir. Öğrenci küçük yaşlardan beri öğrendiği bu disiplini hayatının her alanına taşıyarak düzenli ve programlı yaşamaya başlar. Bu okul derslerine de yansır ve başarısı fark edilir. Bir dansçı adayı konservatuara hazırlanırken bale hareketleri dışında, her dansçının bilmesi gereken dersleri de öğreniyor” diye konuştu. Bu nedenle bale heves olarak düşünülemez. Balerin ve balet olmak isteyen her birey estetik görünüşüyle ve sanat bilgisiyle yeterli olmak zorundadır.
*https://gizemtunck.wordpress.com/2013/03/20/dans-ve-balenin-dogusu/
http://tuhafbilgiler.blogcu.com/balenin-tarihcesi-nedir/5279348
Follow @madydans